Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
- Don't worry. They will be supervised.
O yazarken, babası denetleyecek.
- While she is writing, her dad will supervise.
Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.
- The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.
- I want to talk to your supervising officer.
Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.
- I want to talk to your supervising officer.
Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.
- Tom Jackson is the supervising producer.
Without someone to supervise, the group will lack direction.