Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- You must not take advantage of her innocence.
O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.
- He often takes advantage of her ignorance.
Bu teknolojinin avantajı nedir?
- What is the advantage to this technology?
Evi avantajlı şekilde sattım.
- I sold the house to advantage.
Fırsattan tam olarak faydalandı.
- She took full advantage of the opportunity.
Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.
- He saw no advantage in waiting any longer.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.