Definition of super-g in English Turkish dictionary
- super
- {s} süper
Süpermarketten ne alır?
- What does he buy at the supermarket?
Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
- super soaker
- Hava basıncıyla çalışan, normal su tabancalarından daha kuvvetli su fışkırtan bir oyuncak su silahı
- super
- {s} aşırı
Tom aşırı etkilenmişti.
- Tom was super impressed.
Süpermarketlerde aldığımız yiyeceklerden çoğu aşırı paketlenmiş.
- Most of the food we buy in supermarkets is overpackaged.
- super
- dehşet
- super
- figüranlık yapmak
- super
- (Bilgisayar) yukarıda
- super a
- (Bilgisayar) süper a
- super b
- (Bilgisayar) süper b
- super fine
- (Bilgisayar) süper ince
- super glue
- japon yapıştırıcısı
- super heated
- (Denizbilim) aşırı ısıtılmış
- super hero
- süper kahraman
- super market
- süper market
- super plasticizer
- (İnşaat) süper akışkanlaştırıcı
- super plasticizer
- (İnşaat) üstün akışkanlaştırıcı
- super star
- süper star
- super stock
- (Otomotiv) süper stok
- super tanker
- supertanker
- super voltage
- yüksek gerilim
- super
- müthiş
- super computer
- süper bilgisayar
- super tanker
- süpertanker
- super duper
- harika
- super finishing
- (Mühendislik) hassas perdahlama
- super g
- süper g
- super high frequency
- süper yüksek frekans
- super monopoly
- süper tekel
- super pose
- poz süper
- super profits
- süper kâr
- super size
- süper
- super user
- süper kullanıcı
- super-commutated
- çevirgecin üst taraftan işlemiş olması
- super-human
- süper-insan
- super-mom
- (deyim) Süper anne: Tüm gün işe gidip, aynı zamanda evin bütün temizlik, yemek tarzı işlerini halletmeyi, çocuklarına bakabilmeyi başarabilen, iş ve özel hayatını aynı anda yürütebilen anne profili
- super-mum
- (deyim) Süper anne: Tüm gün işe gidip, aynı zamanda evin bütün temizlik, yemek tarzı işlerini halletmeyi, çocuklarına bakabilmeyi başarabilen, iş ve özel hayatını aynı anda yürütebilen anne profili
- super-presidential system
- (Politika Siyaset) Süper başkanlık sistemi
- super-seed
- (Bilgisayar) Herhangi bir bittorrent istemcisi ile tamamen indirilmiş olan dosya veya dosyaların paylaşımdan alınmadan önce bir süre daha diğer paylaşımcıların erişiminde kalması
- super-seeding
- (Bilgisayar) Herhangi bir bittorrent istemcisi ile tamamen indirilmiş olan dosya veya dosyaların paylaşımdan alınmadan önce bir süre daha diğer paylaşımcıların erişiminde kalması
- super-structure
- süper-yapı
- apartment super
- apartman yöneticisi
- i need super
- süper benzin kullanıyorum
- sub/super critical
- (Nükleer Bilimler) kritik altı/üstü
- super
- âlâ derecede olan şey
- super
- {s} üstün
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
Bu kumaş ona göre daha üstün.
- This cloth is superior to that.
- super
- fevkinde
- super
- {i} kaliteli şey
- super
- âlâ derece
- super
- (Diş Hekimliği) 1. Üzerinde. 2. Aşırı anlamında önek
- super
- {s} fazlasıyla, aşırı derecede: super secrecy aşırı gizlilik. i., k.dili
- super
- kuvvet
- super
- {i} birici sınıf mal
- super
- fazla
Filipinler o yıl yirmiden fazla süper tayfun yaşadı.
- The Philippines experienced more than twenty super typhoons that year.
- super
- {i} bina sorumlusu [amer.]
- super
- üstünde
- super
- (isim) birici sınıf mal, kaliteli şey, bina sorumlusu [amer.], kapıcı [amer.], denetmen, gözetmen, kontrolör, polis şefi [amer.], başkomiser [brit.], fazlalık, ihtiyaç fazlası kimse, figüran, sesüstü yinelenimli alıcı
- super
- {i} ihtiyaç fazlası kimse
- super
- ilâve
- super
- tiyatroda önemsiz rollere çıkan oyuncu
- super
- {i} sesüstü yinelenimli alıcı
- super
- {i} başkomiser [brit.]
- super
- {i} figüran
- super
- {i} kapıcı [amer.]
- super
- {i} fazlalık
- super
- {i} denetmen
- super
- (Tıp) Üst, yukarı, üzerinde
- super
- figüran/yönetici
- super
- {s} şef, amir; nezaretçi. 2
- super
- fazlasıyla
- super
- {i} polis şefi [amer.]
- super
- {s} birinci sınıf
- super
- üstün kalite
Bunu şarabın üstün kalitesine bağlıyorum efendim.
- I attribute it to the superior quality of the wine, sir.
- super
- {i} kontrolör
- super
- üzerinde
Ben bunu süpermarket yolu üzerinde buldum.
- I found this on the way to the supermarket.
- super
- {s} mükemmel
Birkaç yazar ve birkaç konuyla ilgili mükemmel bir bilgi birçoklarıyla ilgili yüzeysel olan birinden çok daha değerlidir.
- A perfect knowledge of a few writers and a few subjects is more valuable than a superficial one of a great many.
O'nun mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok.
- It goes without saying that he is a superb pianist.
- super
- ekstra cins
- super
- (Tıp) Fevkinde, aşırı, superius
- super
- mücellithanede kullanılan pamuk takviye bezi
- super
- pref. ek
- super
- {i} gözetmen
Sen gözetmen olmayı hak ediyorsun.
- You deserve to be supervisor.
Tom bir gözetmen yapılmıştır.
- Tom has been made a supervisor.
- super
- {s} k.dili. harika, çok güzel, süper
- super balloon
- (Otomotiv) çok geniş kesitli
- super car
- (Otomotiv) yüksek güçlü otomobil
- super category
- (Dilbilim) üst-ulam
- super causer
- (Dilbilim) üst-ettiren
- super cement
- yüksek kaliteli çimento
- super cement
- süper çimento
- super coiled
- (Denizbilim) aşırı sargılı
- super conductive
- (İnşaat) üstün iletken
- super cooling
- derin soğutma
- super critical
- (Nükleer Bilimler) kritik üstü
- super duty
- üstün
- super duty
- üstün görev
- super file
- (Bilgisayar,Teknik) süper kütük
- super file
- (Bilgisayar,Teknik) süper dosya
- super fine file
- ince eğe
- super flood
- kıran taşkını
- super flood
- afet feyazanı
- super flood
- tufan feyazanı
- super gold tranehe
- (Ticaret) süper altın tranşı
- super gold tranehe
- (Ticaret) süper altın dilimi
- super heated water
- kaynar su
- super heating
- kızgın su buharı
- super high frequency
- 300-30 000 mhz arası frekans
- super high frequency
- (Havacılık) 300 -30.000 mhz arası frekans
- super high output
- süper yüksek güç
- super index
- (Matematik) üstdamga
- super multiple junction
- (Otomotiv) süper çoklu birleşim
- super powder charge
- (Askeri) tam barut hakkı
- super profit commission
- (Sigorta) ekstra kar komisyonu
- super pure metal
- tam arı metal
- super sabre
- (Askeri) SUPER SABRE, TEK TURBOJET MOTORLU, SESTEN-HIZLI AV BOMBARDIMAN UÇAĞI: Nükleer ve nükleer olmayan silahları kullanma yeteneği vardır. Yakıt ikmali yapabilir ve çeşitli yakın hava destek görevlerini yerine getirebilir. F-100 olarak da adlandırılır
- super saturated
- (Denizbilim) aşırı doygun
- super saturation
- (Gıda) aşırı doygunlaşma
- super seiner
- (Denizbilim) süper gırgır
- super single
- (Otomotiv) süper geniş tek
- super sulphated
- fazla sülfatlı
- super tropical bleach
- (Askeri) sıcak iklim kireç kaymağı
- super user password
- (Bilgisayar) süper kullanıcı şifresi
- super/subscript
- (Bilgisayar) üst/alt simge