Onu izlemek sancılıydı.
- That was painful to watch.
Her otuz dakikada doğum sancım var.
- I have labor pains every thirty minutes.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I can't stand this pain.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Bugün boynum ağrıyor.
- Today I have neck pain.
Tom artık ağrıya tahammül edemediği zaman, hastaneye gitti.
- When Tom couldn't bear the pain any longer, he went to the hospital.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.