Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.
- I have no idea what he has in mind, rejecting such a favorable proposal.
Böylesine loş bir odada kitap okumayın.
- Do not read books in such a dim room.
Bunun bu denli iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- I don't think this was such a good idea.
Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
- I am surprised that she refused such a good offer.
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
- We all wondered why she had dumped such a nice man.
Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
- They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
- Man fears disasters such as floods and fires.
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
- Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler.
- Tiny animals such as krill eat plankton.
Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
- Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
I was never in a country such as that.
Waterbirds such as the duck or the gull are common in the area.
Such as have already done their work may leave.
... Never before have we seen change on such a scale. ...
... The idea of building such a powerful means of getting ...