Ne kadar zaman geçtiğini söyleyemem.
- I cannot say how much time passed.
Gemi köprünün altından geçti.
- The ship passed under the bridge.
Gemi köprünün altından geçti.
- The ship passed under the bridge.
Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
- After she had passed her driving test, she bought a car.
Büyükbaba ve büyükannelerim Almandı ve dil bana ve erkek kardeşime geçmiş oldu.
- My grandparents were German, and the language has been passed down to me and my brother.
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı ve biz ne olduğunun farkına bile varmadan başka bir yıl daha geçmiş oldu.
- Days turned into weeks, weeks turned into months and, before we knew it, another year had passed.
Annesi geçen yıl öldü.
- Her mother passed away last year.
Babası geçen hafta öldü.
- Her father passed away last week.