Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.
- The bad harvest caused massive food shortages.
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.
- We must provide food and clothes for the victims.
Besin yutulmadan önce çiğnemeli.
- Food should be chewed before being swallowed.
Besinin kolay sindirebilmesi için iyi çiğnenmesi gerekir.
- Food must be chewed well to be digested properly.
Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.
- Dieticians are experts in the food industry.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.
- Dieticians are experts in the food industry.
Japon yemeklerini sever misin?
- Do you like Japanese food?
Bir süre kızartılmış yiyeceklerden kaçının.
- Avoid fried foods for a while.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Soja proteinlerle dolu hayvanlar için bir gıda maddesidir.
- Soja is a food for animals that's full of proteins.