substance; physical presence

listen to the pronunciation of substance; physical presence
English - Turkish

Definition of substance; physical presence in English Turkish dictionary

body
gövde

Onun etkileyici iş gövdesi onu bilimsel araştırmada bir lider yaptı. - His impressive body of work made him a leader in scientific research.

Mary ince bir gövdeye sahip. - Mary has a lean body.

body
{i} karoser
body
(Nükleer Bilimler) esas yapı,kurul
body
{i} kuruluş
body
{i} hacim
body
(Otomotiv) karkas
body
naaş
body
(Biyokimya) özdek
body
cüsse
body
zümre
body
(Denizbilim) yin
body
nesne
body
kitle
body
madde

Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar. - Glands secrete chemical substances into the body.

Ben bu maddelerin vücut tarafından nasıl emildiğini bilmek istiyorum. - I would like to know how these substances are absorbed by the body.

body
(Tıp)  bodies]
body
body corporate hukuki şahıs
body
üç buutlu cisim
body
{i} kütle

Okyanus sürekli hareket halinde olan büyük bir su kütlesidir. - The ocean is a huge body of water that is constantly in motion.

Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor. - The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.

English - English
body
substance; physical presence
Favorites