Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- That is a modern form of superstition.
Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
- Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
Onun evi çok moderndir.
- Her house is very modern.
O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
- At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
İbranice hiç eski moda değil ama oldukça modern, coşkun ve taze.
- Hebrew is not at all old-fashioned, but rather modern, effervescent, and fresh.
Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
- I think fashion models today are too thin.
Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.
- Modern methods improved industry.
Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
- Modern methods have pushed industry forward.