Bu stresli bir durumdur.
- This is a stressful situation.
Tom çok stresli bir işi var.
- Tom has a very stressful job.
Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
- He stressed the convenient aspects of city life.
Ben konuyu vurguladım.
- I stressed the point.
Esperanto'da sondan bir önceki hece vurguludur.
- In Esperanto, the penultimate syllable is stressed.