Garip bir şekilde, öğrencilerin sayısı her yıl azalıyor.
- Strangely, the number of students is decreasing each year.
Evin garip bir şekilde sakin görünüyordu.
- The house seemed strangely quiet.
Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
- You are looking at me strangely.
Araba garip biçimde hareket ediyor.
- The car has been acting strangely.
Garip biçimde davranmaya başladı.
- He has started acting strangely.
O tuhaf biçimde davranmaya başladı.
- She has started acting strangely.
Tom son günlerde tuhaf şekilde davranıyor.
- Tom has been acting strangely lately.
Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
- As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
- It is strange that you know nothing about her wedding.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
O bana biraz garip geldi.
- It's a bit strange to me.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog barks at strangers.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.
- People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
- This story may sound strange, but it's absolutely true.
Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
- His hobby is collecting strange butterflies.
He thought it strange that his girlfriend wore shorts in the winter.
She's probably sitting there hoping a couple of strange detectives will drop in.
A strange quark is electrically charged, carrying an amount -1/3, as does the down quark.