strait, right, open express, plain, full

listen to the pronunciation of strait, right, open express, plain, full
English - Turkish

Definition of strait, right, open express, plain, full in English Turkish dictionary

direct
yöneltmek
direct
{f} yönlendirmek

Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır. - Traffic lights are used to direct traffic.

direct
yönetmek

Sami bir film yönetmek istiyordu. - Sami wanted to direct a film.

direct
direkt

Tom'a direkt bir emir verdim ama umursamadı. - I gave Tom a direct order, but he ignored it.

Kelimesi kelimesine direkt çeviriler değil, doğal görünen çeviriler istiyoruz. - We want natural-sounding translations, not word-for-word direct translations.

direct
{f} idare etmek
direct
{s} kestirme

Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var. - Tom has a poor sense of direction.

direct
adres yazmak gönderiye
direct
emretmek
direct
tereddütsüz
direct
yolu tarif etmek
direct
{f} komuta etmek
direct
{s} doğrudan doğruya

Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz? - Can we talk to Tom directly?

Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın. - You should never look directly at the Sun with the naked eye.

direct
{f} direktif vermek
direct
doğrultmak
direct
{s} direkt, doğrudan, dolaysız
direct
{s} açık

Anlamıyorum; daha açık olmak zorundasın. - I don't understand; you have to be more direct.

O, bu konuda açıktır. - He is very direct about it.

direct
(sıfat) direkt, doğru, doğrudan doğruya; dolaysız; kestirme; açık; anlaşılır; dürüst; güneş çevresinde doğudan batıya dönen
direct
duraklamadan
English - English
{a} direct
strait, right, open express, plain, full
Favorites