Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm.
- I recognized him at once, because I had seen him before.
Bizim için sürpriz oldu, o hemen yeniden hayata döndü.
- To our surprise, she revived at once.
Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur.
- You'd better see a dentist at once.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Sonuçları hemen beklemiyordum.
- I didn't expect results straightaway.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- All at once they began to laugh.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aniden bir patlama oldu.
- All at once there was an explosion.
Aynı anda kaç tane iş yapabilirsin?
- How many jobs can you do at once?
İki şeyi aynı anda yapma.
- Don't do two things at once.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
This made her angrier than before, and she blew her silver whistle twice. Straightway a great flock of wild crows came flying toward her, enough to darken the sky.