straight ahead

listen to the pronunciation of straight ahead
English - Turkish
doğruca

O sessizce oturdu ve doğruca ona bakıyordu. - He sat in silence and was looking straight ahead of him.

tam karşıda

Tom tam karşıda bakarken tek başına oturuyordu. - Tom sat alone, staring straight ahead.

dosdoğru

Tom dosdoğru bakarken tek başına oturuyordu. - Tom sat alone, staring straight ahead.

Doğru sözlü, dobra dobra söyleyen, dürüst, açık sözlü
dümdüz

Dümdüz yürümeye devam edin. - Keep walking straight ahead.

Dümdüz git ve bankayı göreceksin. - Go straight ahead and you will see the bank.

go straight ahead
Dosdoğru/dümdüz gitmek
Turkish - English
dümdüz