SOPA, Stop Online Piracy Act'in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
- SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy Act.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
Tom durmak ve düşünmek istedi.
- Tom wanted to stop and think.
Durmak istesemde duramadım.
- Even if I had wished to stop, I couldn't.
Bir sonraki durakta inin.
- Get off at the next stop.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
O sigarayı bırakmak zorundadır.
- She has to stop smoking.
Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.
- You must stop gambling.
Lütfen onu durdurur musun?
- Can you please stop that?
Tom, onu durdurur musun?
- Tom, will you stop that?
Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.
- Tom stopped looking for the treasure and went back home.
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Şikago'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Chicago.
Boston'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Boston.
Bu cümleyi Tatoeba'ya ekliyorum ve kimse beni durduramaz!
- I'm putting this sentence on Tatoeba and nobody can stop me!
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
Onun yurt dışına çıkmasını engellemek yok.
- There is no stopping her going abroad.
Tom'un bunu yapmasını engellemek istiyorum.
- I want to stop Tom from doing that.
Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.
- I told you to stop doing that.
Kay oyuncak bebeği alana kadar ağlamayı kesmedi.
- It was not until Kay received the doll that she stopped crying.
O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
- She advised him to stop taking that medicine, but he felt he needed to.
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Onun ona vurmasını engelleyemedik.
- We couldn't stop him from hitting her.
Tom'un Mary'yi incitmesini engellemeye çalıştım.
- I tried to stop Tom from hurting Mary.
Bu size mâni olmasın.
- Don't let that stop you.
Ben sana mâni olmayayım.
- Don't let me stop you.
Tren durmadan önce, inmemelisin.
- You must not get off the train before it stops.
Yağmurun durmasını bekleyelim.
- Let's wait for the rain to stop.
Tren o istasyonda durmaz.
- The train doesn't stop at that station.
Bu tren tüm istasyonlarda durur.
- This train stops at all stations.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy Act.
- SOPA, Stop Online Piracy Act'in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
... We can't stop you, but we pass laws saying if we catch you, ...
... the interactive zone. So please stop by and check them out. ...