Tom beni saatini çalmakla suçladı.
- Tom accused me of having stolen his watch.
Sen onu bisikleti çalmakla suçladın.
- You accused him of having stolen the bike.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Dün gece arabam çalındı.
- My car was stolen last night.
Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- Tom accused Mary of stealing some money.
Tom işçiyi çalmakla suçladı.
- Tom accused the employee of stealing.
Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?
- Can you teach me how to steal?
Ben bir çocuğun süpermarkette hırsızlık yaptığını görsem, ben onu yöneticiye rapor ederim.
- If I saw a boy steal something in the supermarket, I would report him to the manager.
Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.
- I forgave the boy for stealing the money from the safe.
Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
- He was spotted stealing cookies.
Bu gerçek bir kelepir.
- This is a real steal.
At this price, this car is a steal.
He stole the car for two thousand less than its book value.
Three irreplaceable paintings were stolen from the gallery.
... Woman: OH HELP! HE STOLE MY PURSE! ...
... It's a song off of the album Speak Now. And it's about a girl who stole my boyfriends. ...