stokçu

listen to the pronunciation of stokçu
Turkish - English
stockpiler
hoarder

The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America. - Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.

Tom is a compulsive hoarder. - Tom kompulsif bir stokçu.

hoarder, stockist
stockist
stok
stock

It's out of stock, but I can give you a rain check. - O stok dışı, sana yeniden kullanma hakkı verebilirim.

We're out of stock now. - Şu an stoklarımız tükendi.

stok
{i} reserve
stok
supply
stok
stock-in-trade
stok
thrave
stok
recruitment
stok
{i} inventory

It is the general inventory of art works belonging to the City of Paris. - Bu Paris şehrine ait sanat eserlerinin genel stokudur.

stok
fund
stok
store

He has a large store of food. - Onun büyük bir gıda stoku var.

stok
stock in trade
stok
{i} stockpile

Did you stockpile food and water? - Yiyecek ve suyu stokladınız mı?

stok
garner
stok
budget
stok
stock; inventory
stok
stock, goods on hand
stok
holding
stok
hoard

Everybody is hoarding their cash. - Herkes kendi nakitini stokluyor.

Sami was hoarding drugs. - Sami uyuşturucu stokluyordu.

Turkish - Turkish
Stok yapan kimse, istifçi
Stok
istif
stok
Satılmamış, istif edilmiş mal
stok
Bir ihtiyacı karşılayacak maddeden çok miktarda yığma, istif
stok
Depolanmış mal
stok
Bir sanayi dalında yararlanılan ham, işlenmiş veya yarı işlenmiş maddelerin tümü
stok
Satılmamış, istif edilmiş mal: "Bir kasabada tütün stoku mu buldu, hemen paraya çevirir."- F. R. Atay
stok
Bir satış yerinde satışa hazır bulundurulan malların tümü, istif
stokçu
Favorites