Soruşturma tamamlanana kadar kasabadan çıkmaması şartıyla onu serbest bıraktılar.
- They released him with the stipulation that he should not go out of town until the investigation was complete.
Bu şeylerin doğru olmasını şart koşarsan, sözleşmeyi imzalayacağım.
- If you stipulate that these things are true, I will sign the contract.
If I lend you my car, my only stipulation is that you fill up the gas tank before returning it.