Bu konuda karışık duygularım var.
- I have mixed feelings about this.
Film karışık eleştiriler aldı.
- The film received mixed reviews.
Karman çorman alıyorum.
- I'm getting all mixed up.
Sen karma şirkette söylediklerin konusunda daha dikkatli olmalısın. Ben sadece senin şaka yaptığını biliyorum, ama herkes anlamayacaktır.
- You should be more careful about what you say in mixed company. I know you're just joking, but not everyone would understand.
Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
- Mary mixed the ingredients to make a cake.
Eski püskü bazı şeylerle karıştırdı.
- He is mixed up with something shabby.
Tamamen Asyalı gibi görünmesine rağmen Takahaşi'nin melez olduğunu duydum.
- Although Takahashi looks completely Asian, I've heard he's of mixed blood.
Mixed blood can surprisingly produce inherited properties which neither parent showed.