Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- Tom accused Mary of stealing some money.
Tom işçiyi çalmakla suçladı.
- Tom accused the employee of stealing.
Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- I would rather starve to death than steal.
Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder.
- A person who steals deserves punishment.
Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.
- I forgave the boy for stealing the money from the safe.
O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- He will not steal my money; I have faith in him.
Bu gerçek bir kelepir.
- This is a real steal.
If you suspect a shop stealer, pay this person a lot of attention.
At this price, this car is a steal.
He stole the car for two thousand less than its book value.
Three irreplaceable paintings were stolen from the gallery.