Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
- The movie was so sad that everybody cried.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.
- This is such a sad story.
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Üzüntüsünü yenmesi için ona yardım etti.
- She helped him overcome his sadness.