Turkish - English
Definition of stati̇k in Turkish English dictionary
- statik
- static, unchanging
- statik
- phys. static, pertaining to statics
- statik
- statics; static
- statik
- phys. statics
- statik
- statics
- statik
- static
- statik akım
- static current
- statik altyordam
- static subroutine
- statik basınç
- static pressure
- statik bellek
- static memory
- statik denge
- static balance
- statik değişken
- static variable
- statik dosya
- static file
- statik döküm
- static dump
- statik elektrik
- static
- statik enerji
- static energy
- statik gerilme
- static stress
- statik hata
- static error
- statik moment
- statical moment
- statik olmayan
- astatic
- statik sürtünme
- static friction
- statik yağış
- (Askeri) precipitation static
- statik yük
- static charge
- statik
- statical
- kimyasal statik
- (Kimya) chemical statics
- sahte statik
- (Bilgisayar) pseudo-static
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of stati̇k in Turkish Turkish dictionary
- (Hukuk) Durgun; dinamiğin karşıtı
- statik
- Gelişme, ilerleme göstermeyen, duruk: "Bütün ömrü bu çeşit statik susanlara karşı mücadeleyle geçmiş Atatürk gibi bir büyük inkılapçı."- Y. K. Karaosmanoğlu
- statik
- Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, duruk
- statik
- Hareket etmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengelerini konu olarak alan bilim dalı
- statik
- Gelişme, ilerleme göstermeyen, duruk
- statik
- Dalgalı akımlı elektrik motor ve üreteçlerinde hareket etmeyen bölüm, statör
- statik
- Kuvvetlerin dengelenmesi ile ilgili
- Statik
- duruk