state; condition; position of affairs

listen to the pronunciation of state; condition; position of affairs
English - Turkish

Definition of state; condition; position of affairs in English Turkish dictionary

status
statü

Onun şirketteki statüsünü biliyor musun? - Do you know his status in the company?

Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu. - Tom applied for refugee status.

status
{i} hal
status
durum

Bir durum raporu istiyorum. - I want a status report.

İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler. - Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.

status
zümre
status
değerge
status
mevki/durum
status
yasal durum
status
{i} konum
status
{i} statü, durum, hal, vaziyet; pozisyon
status
{i} statü, itibar, prestij
status
{i} mevki
status
övünme payı
status
{i} sosyal durum
status
(Tıp) Durum, hal, vaziyet
English - English
status
state; condition; position of affairs
Favorites