startle, astonish; ambush

listen to the pronunciation of startle, astonish; ambush
English - Turkish
irkilme, hayrete düşürmek; pusu
surprise
sürpriz

Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz. - To our great surprise, he suddenly resigned.

O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu. - Great was her surprise when she knew the fact.

surprise
şaşkınlık

Tom şaşkınlıktan yakalandı. - Tom was caught by surprise.

Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar. - After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.

surprise
şaşkınlık uyandırmak
surprise
hayret uyandırmak
surprise
birini şaşırtmak
surprise
bir yere baskın yapmak
surprise
birini gafil avlamak
surprise
{f} hayret ettirmek
surprise
baskın yapmak
surprise
beklenmedik anda yakalamak
surprise
{i} baskın

Ordumuz kırallığa baskın yaptı. - Our army took the kingdom by surprise.

surprise
{f} oyuna getirmek
surprise
{f} (birine) sürpriz yapmak; (birini) şaşırtmak
surprise
(isim) sürpriz, baskın, hayret, şaşkınlık
surprise
beklenmedik

Bu beklenmedik bir sürpriz. - This is an unexpected surprise.

Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi. - Receiving a gift from you was an unexpected surprise.

surprise
birden karşısına çıkarmak
surprise
surprise package içinden umulmadı
surprise
{i} sürpriz; şaşkınlık; hayret
surprise
{f} sürpriz yapmak

Ona sürpriz yapmak istiyorum. - I want to surprise him.

Ona sürpriz yapmak istedim. - I wanted to surprise her.

English - English
{f} surprise
startle, astonish; ambush
Favorites