Bugün bir sığırcık gördüm.
- Today, I saw a starling.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
- The children started bouncing up and down on the couch.
Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.
- It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella.
Bir takımın en iyi oyuncusu olmam zordu.
- It was difficult for me to become a starting player.
Tom ünlü bir film yıldızıdır.
- Tom is a famous movie star.
O, ünlü olmadan önce onun peşinde koşmaya başladı.
- She started pursuing him before he became famous.
Tom Noel ağacının üzerine bir yıldız koydu.
- Tom put a star on top of the Christmas tree.
Biz başlamadan önce bu işin ne kadar önemli olduğu hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- Before we get started, I'd just like to say a few words about how important this job is.
Daha önemli konular üzerinde odaklanmaya başlayalım.
- Let's start focusing on more important matters.
Güneş en parlak yıldızdır.
- The sun is the brightest star.
O küçük yıldız en parlaktır.
- That small star is brightest.
Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
- After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
Irkçı değilim, ama ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
- Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
Tom'un başlamak için bir şansı var.
- Tom got a chance to start over.
Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.
- I thank my lucky stars that I'm still alive.
His teacher tells us he is a star pupil.