İstasyonun önünde bir çeşme vardır.
- There is a fountain in front of the station.
Tenis kortu yanında bir çeşme var.
- There's a drinking fountain by the tennis court.
Şimdi çocuk zaten pınara düştü.
- Now the child has already fallen in the fountain.
Yanınızda bir dolmakaleminiz var mı?
- Do you have a fountain pen with you?
Dolmakalemle yazmayı severim.
- I like writing with a fountain pen.