Onların eşlerinin hepsi otobüse bindi.
- All of their spouses got on the bus.
Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.
- On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?
- Does your spouse attend church with you?
Bir insan eşine saygı göstermeli.
- One should respect one's spouse.
Onun karısı bir Japon kadın.
- His spouse is a Japanese woman.
Dul kocası ölmüş bir kadındır.
- A widow is a woman whose spouse has died.
Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
Mary Tom'un ablasıdır.
- Mary is Tom's older sister.
Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
- We must respect individual liberty.
Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.
- Individual freedom is the foundation of democracy.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
- A good daughter will make a good wife.
Eşimin adı Lidia Zarębowa.
- My wife's name is Lidia Zarębowa.
Üç tane köpeğim var; birisi erkek, diğerleri dişi.
- I have three dogs; one is male and the others are female.
O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
- Is that dog male or female?
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.
- The prouder the individual, the harsher the punishment.
Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
- The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
O kadın arkadaşlık istedi.
- He wanted female companionship.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
Onun karısı neye benziyor?
- What is his wife like?
Lütfen karına selam söyle.
- Please say hello to your wife.
Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.
- Society and the individual are inseparable.
Tom yirmi altı yaşındayken hayat arkadaşı Mary'yle tanıştı.
- Tom met his life mate, Mary, at the age of twenty six.
Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
- Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
- She had an individual style of speaking.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
- The women really gave it their utmost.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Kızkardeşim şimdi kötü bir soğuk algınlığı geçiriyor.
- My sister is suffering from a bad cold now.
She's my wife. O benim karım.
Favori bayan repçin kim?
- Who's your favorite female rapper?
Öpüşen iki bayan şarkıcının bir videosunun neden bu kadar ilgi çektiğini anlamıyorum.
- I don't understand why a video of two female singers kissing is getting so much attention.
Kız ince belli bir kadın haline geldi.
- The girl has grown into a slender woman.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Bayan Davis sadece mükemmel bir eşti.
- Mrs. Davis was anything but a perfect wife.
Karım bayanlar korosunda şarkı söylüyor.
- My wife sings in the ladies' choir.
O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
- He left his wife and shacked up with a woman half her age.
Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.
- Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.
Priscilla Chan, Mark Zuckerberg'in sevgilisidir.
- Priscilla Chan is the girlfriend of Mark Zuckerberg.
Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.
- We are currently looking for individuals who have experience in customer service.
Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.
- It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Büyük yem, dostum, sekizde sekiz veriyorum.
- Great bait, mate, I rate eight out of eight.
Yorgun görünüyorsun dostum. Bence senin yazmaya ara vermen gerekiyor.
- You look exhausted, mate. I think you need to take a break from writing.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.
- Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother.
Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
Mary benim için bir kızkardeş gibi.
- Mary is like a sister to me.
Mary ve ben kızkardeş gibiyiz.
- Mary and I are like sisters.
Fransa'nın bayanları güzeldir.
- The women of France are beautiful.
Amerika Birleşik Devletleri FIFA'nın Bayanlar Dünya Kupasını kazandı.
- The U.S. has won FIFA's Women's World Cup.
Şu anda hiçbir şey yolunda gitmiyor; ailenin dişileri bana karşı birleşmişler.
- At present, nothing goes smoothly; the Females of the Family are united against me.
Tavus kuşunun güzel kuyruğu dişilerin ilgisini çekmeye yardım eder.
- The peacock's beautiful tail helps it attract females.
1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
- Since 1990, eleven female students received the award.
Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
- The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Sizce ben çok materyalist miyim?
- Do you think I'm too materialistic?
Mary bir materyalisttir.
- Mary is a materialist.
Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
- Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
Ağaçkakan, eşini besliyor.
- The woodpecker is feeding its mate.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
Fadıl'ın baldızı ile bir ilişkisi vardı.
- Fadil had an affair with his sister-in-law.
Baldızım beni yeni evlerinde öğle yemeğine davet etti.
- My sister-in-law invited me to lunch in their new house.
1951'de Rahibe Teresa o zamanlar Hindistan'ın en büyük şehri olan Kalküta'ya gönderildi.
- In 1951, Sister Teresa was sent to Calcutta, then the largest city in India.
Tom'un kızkardeşi bir rahibe.
- Tom's sister is a nun.
Of Lady Auranthe, our new-spoused daughter?.
At the convent, Sister Grace supervises the kitchen.
Please welcome Sister Smith as she moves from her former congregation to her new congregation.
Native American leader Chief Seattle urged ecological responsibility, referring to Brother Eagle and Sister Sky in his purported 1854 speech.
The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
I'm going to meet my girl over there.''.
Amanda is a girl of 16.
Your girl turned up on our doorstep.
Stop being such a girl and punch back.
As we can't print them all together, the individual pages will have to be printed one by one.
individual personal pension; individual cream cakes.
The pieces of the puzzle mate perfectly.
My little sister is an annoying pest.
Sisters Are Doin’ It for Themselves.
I’m trying to correct my sagging floor by sistering the joists.
A new wife for the gander is introduced into the pen.
Generally, men are taller than women.
- In general, men are taller than women.
It is agonizing for the united States to lose our young men and women.
- It is agonizing for America to lose our young men and women.
A curtain of mist blocked our view.
- Bir sis perdesi bizim görüşümüzü engelledi.
Tom disappeared into the mist.
- Tom sis içinde gözden kayboldu.
The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.
I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremedim.
The accident was due to the smog.
- Kaza kirli sis nedeniyle oldu.
The air was infected with photochemical smog.
- Hava fotokimyasal sis ile enfekte edildi.
Welsh is a beautiful language.
- Galce güzel bir dildir.
Welsh is a very difficult language for me.
- Galce benim için çok zor bir dildir.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
... your spouse has left you a message saying that the cancer is terminal, you're supposed ...
... will talk in their kids put an arm around her spouse ...