O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
O, tatlı şeyleri sevmiyor.
- He doesn't care for sweet things.
Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.
- Just seven more days — then I'll see my sweetie again.
Gitmek zorundayım, tatlım.
- I have to go, Sweetheart.
Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.
- The pain caused by love is much sweeter than any pleasure.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
- I appreciate sweet things and books.
Şekerlemeyi azaltıyorum.
- I'm cutting down on sweets.
O, şekerlemeyi azalttı.
- He had cut down on sweets.
O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
Güller tatlı hoş bir koku yayıyorlar.
- Roses emanate a sweet fragrance.
Bahçedeki çiçekler güzel kokuyor.
- The flowers in the garden smell sweet.
O çiçek güzel kokuyor.
- That flower smells sweet.
Lise sevgilimle evlendim.
- I married my high school sweetheart.
Biz lise sevgilileriydik.
- We were high school sweethearts.
Ben hiç sana dünyadaki en tatlı şey olduğunu söyledim mi?
- Have I ever told you that you're the sweetest thing in the world?
Tatlı şeylere dayanamam.
- I can't resist sweet things.