Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Tom geç kalan tek kişiydi.
- Tom was the only one who was late.
Geç kalanlar için bir ceza düşünülüyor mu?
- Is a punishment for latecomers being considered?
Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
- Did the error occur right from the start or later on? - When?
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Akşam yemeği geç olacak gibi görünüyor.
- It seems that supper will be late.
Tom daha sonra ölü ilan edildi.
- Tom was later pronounced dead.
Tom, Mary'nin ölümünü o sabah daha sonra öğrendi.
- Tom learned about Mary's death later that morning.
Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
- The research institute was established in the late 1960s.
Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
- In late August, the Allied forces captured Paris.
Bu, rahmetli babamın bir portresi.
- This is a portrait of my late father.
Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
- Maria's late husband was a violinist.