Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.
- I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.
Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.
- In American football the defense has a specific job.
Daha spesifik olmak için sana ihtiyacım olacak.
- I'm going to need you to be more specific.
O senin için yeterince spesifik mi?
- Is that specific enough for you?
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Keşke daha özel olabilsem.
- I wish I could be more specific.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.