Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
- Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.
- In American football the defense has a specific job.
Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
- We have specific proof of your innocence.
Biraz daha spesifik olabilir misin?
- Can you be a little more specific?
Daha spesifik olur musun?
- Can you be more specific?
Özellikli bilgi istiyorum.
- I want specific information.
Keşke daha özel olabilsem.
- I wish I could be more specific.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
- The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.