sound, noise

listen to the pronunciation of sound, noise
English - Turkish

Definition of sound, noise in English Turkish dictionary

voice
{i} ses

Betty'nin tatlı bir sesi var. - Betty has a sweet voice.

O, gür bir sesle ağlamaya başladı. - She began to cry in a loud voice.

voice
ün
voice
konuşma yetkisi
voice
ötümlüleştirmek
voice
dile getirmek
voice
söylemek
voice
düşünce
voice
{f} ifade et
quiet sound, weak noise
sessiz ses, zayıf gürültü
voice
{i} ses tonu

Benimle ne cüretle o ses tonuyla konuşursun! - How dare you speak to me in that tone of voice!

O, eşsiz ses tonunu kullanarak bir konuşma yaptı. - He made a speech using his unique tone of voice.

voice
{i} ifade

Sesinde küçümseyen bir ifade vardı. - There was a scornful note in his voice.

voice
{i} söz
voice
active voice etken çatı
voice
{i} fikir
voice
{i} ses, seda: the human voice insan sesi
voice
{i} ses kalitesi
voice
{f} ses çıkarmak
voice
çatı

O edilgen çatı değil. - That is not the passive voice.

O edilgen çatı değil. - That's not the passive voice.

English - English
voice