Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
O, ne tür bir oyundur?
- What sort of play is it?
Bu tür iş çok sabır gerektirir.
- This sort of work calls for a lot of patience.
O, kolay pes eden bir tip değildir.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
O, bilinen bir insan tipi.
- He is a common sort of man.
Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
- We should sort the students' names alphabetically.
Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?
- How will you sort the animals?
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
İsimler alfabetik olarak sıralanır.
- The names are sorted alphabetically.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.
Bu yer oldukça romantik.
- This place is sort of romantic.
Tom Mary'yi oldukça sevdi.
- Tom sort of liked Mary.
I had a sort of my cupboard.