soon, betimes; a coming soon

listen to the pronunciation of soon, betimes; a coming soon
English - Turkish

Definition of soon, betimes; a coming soon in English Turkish dictionary

early
{s} erken

Erken kalkmak istemedim. - I didn't want to get up early.

Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum. - I'm really tired and want to go to bed early.

early
ilk olarak
early
er
early
at your early conven
early
-in başlarında
early
önceki
early
ilk

Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü. - This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.

Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı. - Bill got up so early that he caught the first train.

early
turfanda
early
(zarf) erken, çabuk, erkenden, ilk olarak, evvel, önce, zamanından önce
early
{s} eski

Eski Prusya dilinin canlanması seksenlerin başında başladı. - The Old Prussian language revival began in the early 80's.

Tom'un eskisi kadar erken kalkmasına gerek yoktu. - Tom didn't need to get up as early as he did.

early
vaktinden evvel
early
zamanından önce
early
vakitsiz

Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı. - All the early flowers were bitten by the frost.

early
evvel
early
{s} başlangıç

Biz erken bir başlangıç yaptık. - We got an early start.

Tom ertesi gün erken bir başlangıç ​​yapması nedeniyle erken yatmaya gitti. - Tom went to bed early because he had an early start the next day.

early
at an early age çocukken
early
(sıfat) erken, başlangıç, ilk, eski, çabuk, acele
early
early riser erken kalkan kimse
English - English
{a} early