Alpha Centauri, güneşimizden yaklaşık 4.37 ışık yılı uzaktadır.
- Alpha Centauri ist ungefähr 4,37 Lichtjahre von unserer Sonne entfernt.
Böyle karanlık bir yerde güneş gözlüklerine neden ihtiyacın var ki?
- Wozu brauchst du denn an so einem dunklen Ort eine Sonnenbrille?
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Her pazar tenis oynardı.
- She used to play tennis every Sunday.
Dün cumartesi değil, pazardı.
- Yesterday was Sunday, not Saturday.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.
- Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.
Kaldırımda bir şemsiye vardı.
- There was a sunshade over the sidewalk.
Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
- Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
Bugün güneşli bir gün.
- Today is a sunny day.
Ne güzel bir gündoğumu o!
- What a beautiful sunrise it is!
Gündoğumunu izleyebilelim diye erken kalktık.
- We got up early so that we could see the sunrise.
Bu yıl, Yeni Yıl Pazar gününe denk geliyor.
- This year New Year's Day falls on Sunday.
Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
- Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
If you don't want to put on sunscreen, that's your problem. Just don't come complaining to me when you get a sunburn.
- Wenn du dich nicht mit Sonnencreme eincremen willst, ist das deine Sache. Aber beschwer' dich später nicht bei mir, wenn du Sonnenbrand hast.
We came with the sun, but left with the rain.
- Wir sind mit dem Regen gegangen, aber mit der Sonne angekommen.
My sonne's faire wife, Elizabeth.