It bothers me immensely.
- Bu beni son derece rahatsız ediyor.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
This mission is highly secret and extremely dangerous.
- Bu misyon oldukça gizli ve son derece tehlikeli.
Tom is a highly gifted man.
- Tom son derece yetenekli bir adamdır.
It helped me out tremendously.
- Bu bana son derece yardımcı oldu.
He is tremendously handsome.
- O, son derece yakışıklıdır.
I'm going to speak to you with utmost candor so I want you to take everything I'm about to say at face value.
- Seninle son derece açık yüreklilikle konuşacağım bu yüzden söyleyeceğim her şeyi üzerinde yazılı değerden almanı istiyorum.
This is a matter of the utmost gravity.
- Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
Tom desperately needed that.
- Tom'un son derece ona ihtiyacı vardı.
I desperately need a car.
- Bir arabaya son derece ihtiyacım var.
This website is more addicting than Facebook, and infinitely more useful.
- Bu web sitesi Facebook'tan daha bağımlılık yapıcı ve son derece daha faydalıdır.
I have much studied both cats and philosophers. The wisdom of cats is infinitely superior.
- Hem kedileri hem de filozofları çok inceledim. Kedilerin bilgeliği son derece üstündür.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
Tom is extremely busy now.
- Tom şimdi son derece meşgul.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
Their equipment is extremely advanced.
- Onların cihazı son derece gelişmiş.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
Tom is terribly busy at this time.
- Tom şu anda son derece meşgul.
It is terribly hot this morning.
- Bu sabah son derece sıcaktır.
He was awfully skinny.
- O son derece sıska idi.
Your new car looks awfully expensive to me.
- Yeni araban bana gerçekten son derece pahalı görünüyor.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
Tom is exceptionally handsome.
- Tom son derece yakışıklıdır.
That store is exceptionally expensive.
- O mağaza son derece pahalı.
I caught the last train because I walked extremely quickly.
- Ben son derece hızlı yürüdüğüm için son treni yakaladım.
It was terribly cold and nearly dark on the last evening of the year, and the snow was falling fast.
- Son derece soğuktu ve yılın son akşamında neredeyse karanlıktı ve kar hızlı düşüyordu.
He looked deeply into her eyes.
- Onun gözlerine son derece içten baktı.
I deeply regret having caused the accident.
- Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.