It helped me out tremendously.
- Bu bana son derece yardımcı oldu.
It's tremendously exciting.
- Bu son derece heyecan verici.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
Tom desperately needs a vacation.
- Tom'un son derece bir tatile ihtiyacı var.
Volunteers are desperately needed.
- Gönüllülere son derece ihtiyaç vardır.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
It's a matter of the utmost importance.
- Bu son derece önemli bir konu.
Drive with the utmost care.
- Son derece dikkatli sür.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Nevertheless, I'm immensely proud.
- Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
This mission is highly secret and extremely dangerous.
- Bu misyon oldukça gizli ve son derece tehlikeli.
I highly recommend it.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
Anything is infinitely better than nothing.
- Bir şey hiçbir şeyden son derece daha iyidir.
This website is more addicting than Facebook, and infinitely more useful.
- Bu web sitesi Facebook'tan daha bağımlılık yapıcı ve son derece daha faydalıdır.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
It is terribly hot this morning.
- Bu sabah son derece sıcaktır.
Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.
- Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı.
It's awfully cold this evening.
- Bu akşam son derece soğuk.
I was awfully confused by his question.
- Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
Tom plays the vibraphone exceptionally well.
- Tom vibrafonu son derece iyi çalar.
Mary is exceptionally attractive.
- Mary son derece çekici.
Last night was exceptionally cold.
- Dün gece son derece soğuktu.
I caught the last train because I walked extremely quickly.
- Ben son derece hızlı yürüdüğüm için son treni yakaladım.
Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
- Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
He looked deeply into her eyes.
- Onun gözlerine son derece içten baktı.