somewhat

listen to the pronunciation of somewhat
English - Turkish
bir şekilde

Onun için bir şekilde suçlu olmak zorundasın. - You have to be somewhat to blame for that.

O, bir şekilde zor işitiyor, bu yüzden lütfen yüksek sesle konuşun. - He's somewhat hard of hearing, so please speak louder.

biraz

Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu. - Tom seemed to be somewhat disappointed.

Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı. - He was somewhat disappointed to hear the news.

bir tür
bi şekilde
oldukça

Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli. - Research in this area is somewhat equivocal.

bir şey
bir miktar
bir dereceye kadar
bir parça

Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor. - The air feels somewhat cold this morning.

az çok
önemli kimse veya şey
birazcık

Bu, birazcık bağımsız olduklarını ispatlamaya çalıştıkları içindir. - This is because they are trying to prove they are somewhat independent.

kısmen
somewhat different
başkaca
somewhat early
erkence
somewhat red
kırmızımsı
somewhat of
bir çeşit
somewhat of
bir derece
somewhat dark
biraz karanlık
somewhat of
bir çeşit, bir derece, oldukça
somewhat bitter
(Gıda) acımsı
somewhat bitter
acımtrak
somewhat bitter
acıca
somewhat drunk
çakırkeyif
somewhat large
büyütken
something
birşey

Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz. - Tom never opens his mouth without complaining about something.

Yarın sabah Tom'un birşeyler yapmasına yardım etmeliyim. - I have to help Tom do something tomorrow morning.

something
biraz

O, oryantal sanatında birazcık uzmandır. - He is something of an expert on oriental art.

Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var. - I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you.

something
falan

Neden parka falan gitmiyoruz? - Why don't we go to the park or something?

Aptal ya da falan olduğumu düşünüyor musun? - Do you think I'm stupid or something?

something
{i} önemli bir şey

Sana önemli bir şey söylemek üzereyim. - I'm about to tell you something important.

Sana önemli bir şey söylemek istiyorum. - I want to tell you something important.

something
bir parça şey
in some degree
az çok
in some degree
birazcık
something
olağanüstü bir şey

Olağanüstü bir şey görmek istiyor musun? - Do you want to see something extraordinary?

something
(hiç yoktan iyi) bir şey
something
bir şey

Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler. - Some doctors say something to please their patients.

Tatlı bir şey istiyorum. - I want something sweet.

something
{i} 1. bir şey: She wants something brighter. Daha frapan renkli bir şey istiyor. Can I get you something to drink? Size içecek bir şey
be somewhat of a ..
gibi bir şey olmak; (biri) kendi çapında bir ... olmak: He's somewhat of a poet. Şair gibi bir şey o
in some degree
bir dereceye kadar
in some degree
bir ölçüde
in some degree
nispeten
something
bir şey: She wants something brighter. Daha frapan renkli bir şey istiyor. Can I get you something to drink? Size içecek bir şey
English - English
something

Though this knave came something saucily into the world before he was sent for, yet was his mother fair; there was good sport at his making, and the whoreson must be acknowledged. - Although this chap came into the world in a somewhat impudent fashion, before he was sent for, his mother was pretty; we had fun making him, and the illegitimate fellow must be acknowledged.

To a limited extent or degree
More or less; a certain quantity or degree; a part, more or less; something
slightly; to a certain extent; quite
{a} in some degree
{n} something, more or less
In some degree or measure; a little
You use somewhat to indicate that something is the case to a limited extent or degree. He explained somewhat unconvincingly that the company was paying for everything Although his relationship with his mother had improved somewhat, he was still depressed. more than a little but not very somewhat larger/higher/newer etc
to a moderately sufficient extent or degree; "the shoes are priced reasonably"; "he is fairly clever with computers"; "they lived comfortably within reason"
to a small degree or extent; "his arguments were somewhat self-contradictory"; "the children argued because one slice of cake was slightly larger than the other"
A person or thing of importance; a somebody
ish
somewhat dark
slightly dark
somewhat excited
rather excited, a bit excited, a bit worked up
Somewhat.
-ish

Her face had a greenish tinge.

Somewhat.
relatively

He was relatively successful.

summat
Something

Why go all the way to find summat that ain’t there?.

summat
Summat is a British dialect form of the word `something'. Are we going to write a story or summat?. something - used in Northern England
Turkish - English

Definition of somewhat in Turkish English dictionary

yüzük oyunu a parlor game somewhat similar
to up Jenkins
somewhat
Favorites