English - Turkish
Definition of something which allows for the release of one's desires in English Turkish dictionary
- outlet
- {i} priz
Elektrik prizinde sıkışıklık vardı.
-There was jam in the electric outlet.
Güç kablosu prize takılı mı?
-Is the power cord plugged into a power outlet?
- outlet
- {i} satış yeri
- outlet
- (Ticaret) satış noktası
- outlet
- çıkış yeri
- outlet
- çıkış mili
- outlet
- çıkış yolu
- outlet
- çıkış ağzı
- outlet
- delik
- outlet
- ağız
- outlet
- {i} fiş
- outlet
- {i} dışarı çıkacak yer, çıkış yeri, çıkış, kapı, çıkak, çıkıt
- outlet
- çıkış yer
- outlet
- {i} çıkış
Bu kanalizasyon çıkışı artık kullanılmıyor.
-This sewage outlet is no longer in use.
Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
-My creativity finds an outlet through learning modern languages.
- outlet
- (Biyoloji) çıkım
- outlet
- (Tıp) Dışarı çıkacak yer, yol, ağız, delik, mahreç
- outlet
- elek fiş
- outlet
- (isim) priz, fiş, çıkış, yol, ağız, açılma fırsatı, pazar, satış yeri
- outlet
- {i} yol
- outlet
- {i} pazar
Related Terms
English - English
Definition of something which allows for the release of one's desires in English English dictionary
- outlet
something which allows for the release of one's desires
Hyphenation
some·thing which allows for the re·lease of one's desiresTurkish pronunciation
sʌmthîng hwîç ılauz fôr dhi rilis ıv wʌnz dîzayırzPronunciation
/ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈhwəʧ əˈlouz ˈfôr ᴛʜē rēˈlēs əv ˈwənz dəˈzīərz/ /ˈsʌmθɪŋ ˈhwɪʧ əˈlaʊz ˈfɔːr ðiː riːˈliːs əv ˈwʌnz dɪˈzaɪɜrz/
Resimler
Favorites