O, bir gaddar adamla evlendiğini bilmiyordu.
- She didn't know she had married a monster.
Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.
- Tom told his son the story about a monster that ate children.
Onun bir canavar gördüğü doğrudur.
- It's true that he saw a monster.
Dev gibi bir fırtına.
- It's a monster storm.
Dev gibi bir fırtına.
- It's a monster storm.
Leyla dingoların devasa canavarlar olduğunu düşünüyor.
- Layla thinks that dingoes are huge monsters.
Yatağımın altında bir hilkat garibesi var.
- There is a monster under my bed.
Bu örümcek değil bir ucube!
- This is not a spider, it's a monster!
Sadece seninle benim aramda, o aslında bir ucube.
- Just between you and me, she is, in fact, a monster.