Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Utanacak hiç bir şeyin yok.
- You have nothing to be ashamed of.
Onu geri getirmek için yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
- There is nothing we can do to bring him back.
Hiçlik, hiçlikten gelir.
- Nothing comes of nothing.
Hiçlikten hiçlik gelir.
- From nothing comes nothing.
Ya hepsi, ya da hiçbiri.
- It's either everything or nothing.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Son puan iki sıfırdı.
- The final score was two to nothing.
Senin değerin sıfırdan daha az.
- You're worth less than nothing.
O, arabayı boşuna aldı.
- He got the car for nothing.
Boşu boşuna yaygara yapmayı bırak.
- Stop making a fuss over nothing.
Bu eski köyde hiçbir şey olmaz.
- Nothing ever happens in this old village.
Gerçekleştirmediğin sürece hiçbir şey olmaz.
- Nothing happens unless you make it happen.
Bir şeyi asla bedava alamazsın.
- You never get something for nothing.
Hiçbir şey asla değişmez.
- Nothing ever changes.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
What happened to your face? — It's nothing.