Bu çocuğun annesi bir sunucu.
- This child's mother is an announcer.
O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- He never fails to write to his mother every week.
İngilizce benim anadilim.
- English is my mother tongue.
Esperanto'yu ana dilim gibi konuşabiliyorum.
- I can speak Esperanto as if it's my mother tongue.
Sevgili anneciğim, neden çok üzgünsün?
- Dear mother, why art thou so sad?
The great duel, the mother of all battles has begun. — Saddam Hussein.