Kent etkinlikle doluydu.
- The town was full of activity.
O zamandan beri dini etkinliklerle uğraşıyor.
- He has engaged in religious activity since then.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
- She devoted herself to the volunteer activity.
Okumak iyi bir faaliyettir.
- Reading is a good activity.
İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.
- Exporting is a commercial activity which transcends borders.
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
- Tom is showing no signs of brain activity.
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
- Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.