someone who is in the same class (in school)

listen to the pronunciation of someone who is in the same class (in school)
English - Turkish

Definition of someone who is in the same class (in school) in English Turkish dictionary

classmate
sınıf arkadaşı

Tom ve Mary sınıf arkadaşıydı. - Tom and Mary were classmates.

Kız kardeşim lise sınıf arkadaşıyla evlendi. - My sister married her high school classmate.

classmate
sınıf arkadaş

Üniversiteye ilk girdiğimde beni en çok şaşırtan şey sınıf arkadaşlarımdan çok azının verimli çalışmayı nasıl bildikleriydi. - What surprised me most when I first entered college was how few of my classmates knew how to study efficiently.

Tom ve sınıf arkadaşları yarın öğleden sonra bir sanat müzesine gidecek. - Tom and his classmates are going to an art museum tomorrow afternoon.

classmate
(isim) sınıf arkadaşı
English - English
classmate

Danny and I have been classmates for five years, but I've never spoken to him outside of lessons.