Tom aranan bir sabıkalı.
- Tom is a wanted criminal.
Sabıkalı rehinelerin gitmesine izin vermedi.
- The criminal didn't let the hostages go.
Bildiğim kadarıyla o bir suçludur.
- For all I know, he's a criminal.
Her şeyi göz önüne alırsak, o suçlu olamaz.
- Taking everything into consideration, he can't be the criminal.
Böyle ıvır zıvır için bu kadar çok para ödemek cinayettir.
- It is criminal to pay so much money for such trifles.
Adli tıp uzmanları ve cinayet masası dedektifleri, güvenlik çemberine alınmış yerde ve çevresinde çalışmalarını sürdürdüler.
- Forensics officers and criminal investigations detectives continued to work at the cordoned-off unit and its surrounds.
Polis tıbbi konulardaki kriminal suçlamaları izlemekte isteksizdir.
- The police are reluctant to pursue criminal charges in medical cases.
Sami'nin kriminal kariyeri kısa kesildi.
- Sami's criminal career was cut short.
Ceza hukukunda bir otoritedir.
- He is an authority on criminal law.
Cezaevi suçluları islah eder mi?
- Does prison reform criminals?