English - Turkish
Definition of someone who engages in sports in English Turkish dictionary
- sport
- spor
Kırmızı bir spor araba aldım.
-I bought a red sports car.
Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
-Football is the most known sport in the world.
- sport
- {i} örnek insan
- sport
- gırgır kimse
- sport
- eğlenmek
- sport
- sportmen kimse
- sport
- şaka kaldıran kimse
- sport
- {f} şaka söylemek
- sport
- {i} şaka
- sport
- kdili
- sport
- {i} oyuncak
- sport
- (Tıp) Aslından başka türlü olmak
- sport
- (Tıp) Asıl halinden değişik şeklide meydana gelen hayvan veya bitki, hilkat garibesi
- sport
- {f} övünmek
- sport
- {f} takılmak
- sport
- eğlence konusu
- sport
- (fiil) spor yapmak, şaka söylemek, eğlenmek, takılmak, övünmek, gösteriş yapmak
- sport
- alay mevzuu
- sport
- (isim) spor, eğlence, oyun, şaka, centilmen, örnek insan, oyuncak, sporsever, zevk düşkünü kimse, soyundan farklı özellikler gösteren canlı
- sport
- değşinme
Related Terms
English - English
Definition of someone who engages in sports in English English dictionary
- sportswoman
- sportsman
- sport
someone who engages in sports
Hyphenation
some·one who engages in sportsTurkish pronunciation
sʌmwʌn hu engeycîz în spôrtsPronunciation
/ˈsəmˌwən ˈho͞o enˈgāʤəz ən ˈspôrts/ /ˈsʌmˌwʌn ˈhuː ɛnˈɡeɪʤɪz ɪn ˈspɔːrts/
Resimler
History
Favorites