She writes with her left hand.
- O, sol eliyle yazı yazar.
Joan broke her left arm in the accident.
- Joan kazada sol kolunu kırdı.
The color won't fade, even in the wash.
- Renk yıkamada bile solmayacak.
Flowers soon fade when they have been cut.
- Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.
She was dressed in a faded cotton skirt.
- O, soluk bir pamuk etek giymişti.
She was dressed in a faded cotton skirt.
- O, soluk bir pamuk etek giymişti.
The cloth's very faded.
- Kumaşın rengi çok soluk.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
A flower in the garden is wilting.
- Bahçedeki bir çiçek soluyor.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
All the flowers in the garden withered.
- Bahçedeki bütün çiçekler solmuş.
The flowers in his garden have withered.
- Bahçedeki çiçekler soldu.
The daffodils are starting to wilt.
- Nergisler solmaya başlıyor.
The computer is placed to the left of the women.
- Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
The wardrobe stood to the left of the door.
- Gardırop kapının solunda duruyordu.
I have some numbness in my left hand.
- Benim sol elimde biraz uyuşma var.
Raise your left hand.
- Sol elinizi kaldırın.
Tom eats, sleeps and breathes music.
- Tom yer, uyur ve müzik solur.
He must be sick; he looks pale.
- O, hasta olmalı; solgun görünüyor.
bei benzi gitti.
Neptün, güneş sisteminin sekizinci gezegenidir.
- Neptune is the eighth planet of the solar system.
Eski Yunanlar güneş sistemi hakkında bizim bildiğimiz kadar çok şey biliyorlardı.
- The ancient Greeks knew as much about the solar system as we do.