Hava yumuşak ve toprak nemli.
- The air is soft, the soil moist.
Bu toprakta bir şey yetişmez gibi görünüyor.
- Nothing seems to grow in this soil.
Kirli ev, kirli zemin.
- Dirty house, dirty floor.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
- The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Bu pis bir iş, onunla ilgilenmek istemiyorum.
- This is a dirty job, I don't want to deal with it.
O pis ellerini benden uzak tut!
- Keep your dirty hands off me!
Tom kirlenmekten korkmuyor.
- Tom isn't afraid to get dirty.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I don't tell them.
Bazı edepsiz fıkralar biliyorum ama onları asla anlatmam.
- I know some dirty jokes, but I never tell them.
Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.
- Tom told some dirty jokes.
İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum.
- I don't like dirty jokes.
Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
- Don't let it get soiled.
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.
The most usual examples of this are the sales of second-hand or shop-soiled goods where the vendor clearly states their condition and sells them as seen.