Tom overheard Mary and John's conversation.
- Tom; Mary ve John'un sohbetine kulak misafiri oldu.
This conversation never occurred. - What conversation?
- Bu sohbet hiçbir zaman olmadı. - Hangi sohbet?
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
Tom knows better than to give his real name in chat rooms.
- Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.
We talked over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken sohbet ettik.
We used to talk over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken sohbet ederdik.
Tom isn't very good at small talk.
- Tom sohbette çok iyi değildir.
I'm not good at small talk.
- Sohbette iyi değilim.
We were chatting over tea.
- Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
More work and less chatter!
- Daha çok iş ve daha az sohbet!
Sami chatted to the visitors.
- Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
He visited with her over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken onunla sohbet etti.