Para için o kadar çok kaygılanma.
- Don't worry about money so much.
O kadar çok sigara içmesen iyi olur.
- You had better not smoke so much.
Tom'un zebralarla ilgili çok şey bildiğine dair bir fikrim yoktu.
- I had no idea that Tom knew so much about zebras.
Sizi çok güldürecek ne oldu?
- What happened to make you laugh so much?
Para için o kadar çok kaygılanma.
- Don't worry about money so much.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.
- Kuniko has never drunk so much before in her life.
Bu kadar gürültü yapmayın.
- Don't make so much noise.
There is only so much you can remember.
So much, he replied, sprinkling a small pile of the powder on the table.
Identical twins are so much alike, it is difficult to identify them.
There has been so much snow, I can't open the door.
... the degree to which, you know, there may not be as much of a focus on the fact that folks ...
... Earth swallows up much of the impactor. ...